Uzman Pedagog Belgin Temur
Çocuk psikolojisi, çocuk ruh sağlığı, ergenlik, ergenlik sorunları, anne çocuk ilişkisi, baba çocuk ilişkisi, aile içi iletişim, çocuk sağlığı...
28 Aralık 2019 Cumartesi
Yeni Yılda Çocuğunuzla Birlikte Yeni Umutlar
Bu yıl çocuğunuzu daha iyi tanımaya çalışın; O nasıl bir çocuk? Onun yaş ve gelişim özelliklerini öğrenin. Sosyal ve psikolojik olarak yaşının özelliklerini taşıyor mu? Evde ve dış dünyada uyumlu mu? Duygusal ve davranışsal sorunları var mı? İhtiyaçları neler? İlgileri neler? Yetenekleri neler? Duygularını ifade edebiliyor mu? Bütün bunları anlayabilmek dikkatli bir takibi ve yakın ilişkiyi gerektirir. Bunun yanı sıra çocuk gelişimine ve psikolojisine ilişkin kitaplar okumak, konuyla ilgili dergilere abone olmak, seminerlere, kurslara katılmak, ana-baba okullarına gitmek, konunun uzmanlarıyla görüşmek yoluyla bilginizi artırabilirsiniz.
Çocuğunuzla daha fazla zaman geçirin. Bu yıl çocuğunuz için önceden fırsat bulamadığınız zamanlar yaratın. Onunla onun ve sizin keyif alabileceğiniz şekilde zaman geçirin. Onun duygularını anlamaya çalışın, ona kendi duygularınızdan bahsedin. Bunun için çocuğunuzun yaşına uygun olarak değişik yaratıcı malzemelerden yararlanabilirsiniz. Örneğin çocuklar resim aracılığıyla kendilerini çok rahat ifade edebilirler. Ayrıca oyun hamuru, kukla-evcilik gibi dramatizasyon malzemeleri de yine çok uygun malzemelerdir.
Çocuğunuzla birlikte katılabileceğiniz sosyal aktiviteler bulun. Birlikte yer alacağınız bir kaç sosyal aktivite hem birlikte daha fazla zaman geçirmenizi sağlayacak hem de onunla geçireceğiniz zaman keyifli olacağı için bu zamanın daha kaliteli geçmesine yardımcı olacaktır. Ortak ilginize göre, spor kulüplerine üye olabilir, resim ve sanat kurslarına gidebilir, dans dersleri alabilirsiniz.
Çocuklarınıza sorumluluk kazandırın. Unutmayın ki ancak sorumlulukları olan çocuklar bireyselleşebilir, gelişebilir ve psikolojik olarak büyüyebilirler. Becerileri gelişmeye başladığı andan itibaren bu becerileri desteklemek, çocuğu becerilerini kullanması yönünde yüreklendirmek sorumluluk gelişimi açısından çok önemlidir. Çocuk öncelikle kendi özbakımını yapmaya heveslendirilmelidir. Becerileri geliştikçe ve kendi ihtiyaçlarını daha az yardımla karşılamaya başladıkça kendine güveni artacak ve dış dünya ile daha rahat ilişki kurmaya başlayacaktır.
Temel alışkanlıklar konusunda çocuğunuza örmek olun. Ondan beklediğiniz alışkanlıkların sizin de alışkanlığınız olduğunu bilmesi gerek. Örneğin düzenli olarak dişlerinizi fırçalamalı, sigarayı bırakmalı, yemeğinizi düzenli ve sağlıklı yemeli, yemek seçmemeli, sebze ve meyve yemeli, düzenli uyumalı, az televizyon seyretmeli çok kitap ve gazete okumalı ve ilgi duyduğunuz bir konudaki bir dergiye üye olmalısınız. Ailece birlikte yemek yemeye özen göstermelisiniz. Düzenli spor yapmaya gayret etmelisiniz. Ayrıca trafik kurallarına ve toplumsal kurallara uyduğunuzu çocuğunuz izlemeli. Aile büyükleriyle bir araya gelmeli ve aile ilişkilerinin keyfini yaşayarak çocuğunuza da yaşatmalısınız. Ayrıca çocuğunuza sosyal bilinç konusunda örnek olabilmek için bazı sosyal çalışmaların içinde yer almalı, çeşitli derneklere üye olmalı, bu derneklerin faaliyetlerine katılmalısınız. Çocuk Esirgeme Kurumu, yaşlıların bakımıyla ilgili kurumlar gibi kurumları ziyaret etmeli, orada gerekli yardım çalışmalarına katılmalı ve çocuğunuza sosyal yardım ve dayanışmanın hazzını ve önemini göstermelisiniz. Çünkü tüm bu alışkanlıklar ve yaşam prensipleri çocukların izleyerek ve örnek alarak geliştirecekleri alışkanlıklardır. Görerek, izleyerek ve yaşayarak öğrenme her zaman en iyi öğrenme şeklidir.
Çocuklarınızın kültürel gelişimine katkıda bulunun. Okul, çocuğun tek öğrenme alanı değildir. Özellikle anne-baba tarafından pekiştirilen bilgiler kalıcı olurlar. Bu nedenle çocuğunuz için kültür-sanat-tarih konularını daha anlamlı hale getirebilmeye uğraşmalısınız. Bunun en iyi yolu müze, sergi, sanat galerileri gibi mekanları düzenli bir şekilde ziyaret etmektir. Ayrıca çocuğunuzda okul bilgisinin detayları konusunda merak uyandırmaya çalışmalısınız. Bunun için ansiklopediler, belgeseller, internet kullanılabilir.
Mağaza gezme rutinine kitap mağazalarını da ekleyin. Anne-babalar, çocukların genellikle oyuncak mağazalarında gezmek istediklerini düşünerek onların keyfini düşünerek daha çok oyuncak mağazalarını tercih ederler. Çocuğu ödüllendirmenin ve motive etmenin yolu büyük çoğunlukla ona oyuncak almaktır. Çocuklar da bir süre sonra bunu öğrenirler. Oysa kitap çok küçük yaşlardan itibaren çocukların çok ilgisini çeker. Uygun şekilde bu ilgileri pekiştirilen çocuklar sonrasında da kitaba çok düşkün olurlar. Bunun yerine oyuncak ihtiyacı pekiştirilen ve hediye olarak çok az kitap alınan veya hiç alınmayan çocuklar bunun doğal sonucu olarak bir süre sonra kitaptan hoşlanmamaya başlarlar. Kitapçı dükkanlarını gezmeyi, yeni çıkan kitapları takip etmeyi, kitap fuarlarını gezmeyi alışkanlık haline getirdiğinizde ve çocuğunuzu bir konuda ödüllendirmek için ona kitap aldığınızda çocuğunuz da bir süre sonra kitaba daha fazla ilgi duymaya başlayacaktır.
Bu yıl daha iyimser olun. Ailenizle, çocuğunuzla ilgili kaygılarınızın yerini bu yılın çok daha iyi bir yıl olacağı umudu alırsa bu, ilişkinizin de olumlu gitmesine neden olacaktır. Çünkü yüksek düzeyde kaygı çocukların da kaygılarının artmasına neden olacaktır. Bu nedenle kaygı uyandıran sorunları çözmeye çalışarak çocuğunuza da var olan sorunların çözüleceğine dair umut verirseniz onun güvenini de artırabilir ve bu sayede problemlerin üstesinden gelme konusunda karşılıklı daha güçlü olabilirsiniz.
11 Aralık 2019 Çarşamba
Biz Bilmeden Çocuğumuz Bizden Neler Öğrenir?
Anne babalar olarak, çocuğumuza olan tutum ve davranışlarımızda olabildiğince farkında olarak hareket etmeye çalışırız. Bunu yapabilmek için de çoğunlukla anne babalık hakkında arkadaşlarımızla sohbet ederiz, doğum öncesinden başlayarak sık sık dergi kitap karıştırıp bilgi edinmeye çalışırız, kişisel farkındalık kazanmak adına profesyonel destek alabiliriz. Deneyim ve bilgilerimizi her ne kadar anne babalığımız içine katabilsek de bu durum farkında olmadan hatalar yapmayacağız anlamına gelmez. Bazen de çocuğumuza yönelik tutumlarımızın doğruluğundan emin bir şekilde aynı söz ve davranışları kullanmaya devam ederiz. İşte farkındalık burada devreye girmektedir. Yaptıklarımızın farkına vararak anne babalığımızla ilgili değişim sağlayabiliriz. Bu doğru bildiklerimize olan inancımız bazen çocuğumuzun verdiği tepki bazen çevremizin verdiği farklı tepki ya da uyarılar sayesinde değişebilmektedir. Bu gibi durumları bir fırsat olarak görebiliriz. Dolayısıyla çocukla olan ilişkide çocuğun ve kendinizin neler yaşadığı hakkında dolayısıyla ilişkinizle ilgili fikirleriniz sizin için yönlendirici ve öğretici olacaktır.
Çocuklar çoğu şeyi yaşamın ilk döneminden başlayarak anneden, babadan hatta onlarla ilişkilerinde yaşadıkları deneyimlerinden öğrenirler. Ayrıca anne babanın ilişkisi de onlar için bir gözlem bir öğreti kaynağıdır. Anne babanın birbirine söyledikleri, nasıl davrandıkları kadar çocuklarına gerek davranışlarıyla gerek söyleyerek ifade ettikleri beklenti, kural ve algılayışları; çocuğun iç dünyasında kendini ve çevreyi nasıl algılayacağını önemli ölçüde belirleyecektir.
Bu gibi davranışlara birçok örnek bulabiliriz. Burada dikkat edilecek nokta, anne ve babanın çocuğun kendi davranışlarının, sözlerinin çocukları tarafından nasıl anlaşılacağıyla ilgili empati kurabilmesidir. Anne babaların en sık yanlış mesaj verdiği konulardan biri çocukların korkularıdır. Örneğin, yalnız yatmakta zorlanan bir çocuğu annesi/babası sürekli yanında yatırarak ‘korkmamasını’ sağladığını düşünürken; bilmeden ona yalnızken korkularıyla baş etmek konusunda yetersiz olduğu mesajını vermektedir. Ölümden korkan bir çocuğa ‘çocuklar ölmez’ gibi ifadeler kullanarak çocuğun dikkatini konudan uzaklaştırmak isterken; çocuğun korkusunu yok saymış ve yanlış bir bilgilendirme yapmış olmaktadır.
Anne babaların genelde en çok zorlandığı diğer bir konu da çocuklarıyla ilgili endişeleridir. Kendilerinin bir parçası olarak gördükleri çocuklarının tek başına zorluklarla başa çıkabileceğine olan inançları, çocuklarına bazen dış dünyanın ne kadar tehlikeli bir yer olduğuyla ilgili endişeyi arttırıcı mesajlar vermelerine neden olur. Ufak yaşlardan itibaren, parkta, alışverişte, sokakta çocuklarını yanlarından ayırmakta zorlanan ebeveynler, çocuklarının zarar görmesiyle ilgili yoğun endişe yaşarlar. Çocuklarının zarar görmemesi için dışarıda yanlarından ayrılmayarak ve onların kendi başına hareket etme alanını kısıtlayarak aslında onlara dünyanın korkulacak bir yer olduğu mesajını sık sık vermektedirler. Çocuk açısından farklı bir algı da kendilerinin bu dünya ile baş etmede çoğu zaman ‘yetersiz’ dolayısıyla ‘dayanıksız’ oldukları hissiyle oluşur. Örneğin parkta oynayan çocuğa sık sık ‘hızlı koşma düşersin’, ‘terleme üşütürsün’ gibi uyarılarda bulunmak.
Anne babanın birbiriyle olan ilişkisi de çocuğun bir kadınla/erkekle ilişkinin nasıl yürüdüğüne dair mesajlar edinmesini sağlar. Örneğin sürekli sorumluluklarını unuttuğu ve diğerinin hatırlatan rolünde olduğu evlerde, çocuk anne/babanın rollerine dair mesajlar alır ve içselleştirir.
Anne babaların çocuklarına yanlış mesaj verdikleri konularla kendi iç dünyalarında nasıl başa çıktıkları da önemli olmaktadır. Kendi endişelerini, hayatla ilgili mutsuzluklarını çocukla ilişkisine yansıtan ve çocuktan beklentilerini bu yönde belirleyen anne babalar çocuklarında da bu algının oluşmasına neden olabilir. Örneğin parayla ilgili endişesi yoğun olan bir annenin çocuğuna yönelik kısıtlayıcı davranışları, sözlü uyarıları; çocuğun da ‘yetemeyebilirim, her zaman aşırı tutumlu olmam gerekir’ gibi inançlar geliştirmesine sebep olabilir.
İşin zor kısmı bu gibi yanlış mesajların fark edilmesidir. İkinci kısım ise fark edilenlerle değişim aşamasıdır. Sık karşılaştığımız bir durum ise yanlış olduğunu bilsek de değişim için harekete geçemeyişimizdir. Özellikle kendi anne babamızdan öğrendiğimiz birçok anne babalık bilgisi bize tek doğru gibi gelebilir, değişime direnç gösterebiliriz. Aynı şekilde davranmaya devam ederiz. Bu gibi değişimde zorlandığımız zamanlarda neyi nasıl yapacağımız ve genel olarak nasıl anne/babalık yaptığımızla ilgili farkındalık edinmek için profesyonel destek alabiliriz.
Çocuklar çoğu şeyi yaşamın ilk döneminden başlayarak anneden, babadan hatta onlarla ilişkilerinde yaşadıkları deneyimlerinden öğrenirler. Ayrıca anne babanın ilişkisi de onlar için bir gözlem bir öğreti kaynağıdır. Anne babanın birbirine söyledikleri, nasıl davrandıkları kadar çocuklarına gerek davranışlarıyla gerek söyleyerek ifade ettikleri beklenti, kural ve algılayışları; çocuğun iç dünyasında kendini ve çevreyi nasıl algılayacağını önemli ölçüde belirleyecektir.
Bu gibi davranışlara birçok örnek bulabiliriz. Burada dikkat edilecek nokta, anne ve babanın çocuğun kendi davranışlarının, sözlerinin çocukları tarafından nasıl anlaşılacağıyla ilgili empati kurabilmesidir. Anne babaların en sık yanlış mesaj verdiği konulardan biri çocukların korkularıdır. Örneğin, yalnız yatmakta zorlanan bir çocuğu annesi/babası sürekli yanında yatırarak ‘korkmamasını’ sağladığını düşünürken; bilmeden ona yalnızken korkularıyla baş etmek konusunda yetersiz olduğu mesajını vermektedir. Ölümden korkan bir çocuğa ‘çocuklar ölmez’ gibi ifadeler kullanarak çocuğun dikkatini konudan uzaklaştırmak isterken; çocuğun korkusunu yok saymış ve yanlış bir bilgilendirme yapmış olmaktadır.
Anne babaların genelde en çok zorlandığı diğer bir konu da çocuklarıyla ilgili endişeleridir. Kendilerinin bir parçası olarak gördükleri çocuklarının tek başına zorluklarla başa çıkabileceğine olan inançları, çocuklarına bazen dış dünyanın ne kadar tehlikeli bir yer olduğuyla ilgili endişeyi arttırıcı mesajlar vermelerine neden olur. Ufak yaşlardan itibaren, parkta, alışverişte, sokakta çocuklarını yanlarından ayırmakta zorlanan ebeveynler, çocuklarının zarar görmesiyle ilgili yoğun endişe yaşarlar. Çocuklarının zarar görmemesi için dışarıda yanlarından ayrılmayarak ve onların kendi başına hareket etme alanını kısıtlayarak aslında onlara dünyanın korkulacak bir yer olduğu mesajını sık sık vermektedirler. Çocuk açısından farklı bir algı da kendilerinin bu dünya ile baş etmede çoğu zaman ‘yetersiz’ dolayısıyla ‘dayanıksız’ oldukları hissiyle oluşur. Örneğin parkta oynayan çocuğa sık sık ‘hızlı koşma düşersin’, ‘terleme üşütürsün’ gibi uyarılarda bulunmak.
Anne babanın birbiriyle olan ilişkisi de çocuğun bir kadınla/erkekle ilişkinin nasıl yürüdüğüne dair mesajlar edinmesini sağlar. Örneğin sürekli sorumluluklarını unuttuğu ve diğerinin hatırlatan rolünde olduğu evlerde, çocuk anne/babanın rollerine dair mesajlar alır ve içselleştirir.
Anne babaların çocuklarına yanlış mesaj verdikleri konularla kendi iç dünyalarında nasıl başa çıktıkları da önemli olmaktadır. Kendi endişelerini, hayatla ilgili mutsuzluklarını çocukla ilişkisine yansıtan ve çocuktan beklentilerini bu yönde belirleyen anne babalar çocuklarında da bu algının oluşmasına neden olabilir. Örneğin parayla ilgili endişesi yoğun olan bir annenin çocuğuna yönelik kısıtlayıcı davranışları, sözlü uyarıları; çocuğun da ‘yetemeyebilirim, her zaman aşırı tutumlu olmam gerekir’ gibi inançlar geliştirmesine sebep olabilir.
İşin zor kısmı bu gibi yanlış mesajların fark edilmesidir. İkinci kısım ise fark edilenlerle değişim aşamasıdır. Sık karşılaştığımız bir durum ise yanlış olduğunu bilsek de değişim için harekete geçemeyişimizdir. Özellikle kendi anne babamızdan öğrendiğimiz birçok anne babalık bilgisi bize tek doğru gibi gelebilir, değişime direnç gösterebiliriz. Aynı şekilde davranmaya devam ederiz. Bu gibi değişimde zorlandığımız zamanlarda neyi nasıl yapacağımız ve genel olarak nasıl anne/babalık yaptığımızla ilgili farkındalık edinmek için profesyonel destek alabiliriz.
Uzman Klinik Psikolog Emre Altınel
7 Aralık 2019 Cumartesi
Baba Olmanın 14 Harikası
Baba olmak bir erkek için yaşamda çok farklı ve yeni bir sorumluluk anlamına gelir. Bu sorumluluğa hazır olmak yaşamda bazı hedeflere ulaşmış olmakla da bağlantılıdır. Bir çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve ona uygun bir model olabilecek olgunluğa erişmek için kişinin öncelikle kendi hayatının sorumluluğunu alacak olgunluğa eriştiğinden emin olması gerekir. Değişken ve düzenli olmayan bir yaşantının çocuk sahibi olmaya pek uygun olmadığı bu karar verildiğinde yaşantının daha stabil hale dönüştürülmesi gerekliliği ortadadır. Uzun süreli sorumluluklara imza atmak, atılan her adımda bir sonraki adımı planlamak kararlılığı ve azmi gerektirir. Evlilik belki de baba olma sorumluluğundan önce alınan en önemli ilk büyük sorumluluktur. Buna rağmen kişilerin evlilik de dahil tüm sorumluluklarında deneme ve vazgeçme şansları vardır. Oysa baba olmak diğer tüm sorumluluklardan farklı olarak geriye dönüşü olmayan, vazgeçilemeyecek bir sorumluluktur. Böyle bakmak birçok erkeğin baba olmaya karar vermek konusunda kaygılanmasına neden olmaktadır. Özellikle de kendi babalarıyla ilişkilerinde sorunlar olduğuna inanan ve daha mükemmeliyetçi yaklaşan, çocuğuna “çok iyi baba olmak” gibi bir misyon yüklenen kişilerin bu kararı vermek konusunda daha kaygılı oldukları bilinmektedir. Yine evlilik ilişkisi içinde problemler yaşandığı durumlarda da baba olma fikri erkekler için daha da geciktirilmesi gereken bir karar olarak değerlendirilmektedir.
Yeterince hazır hissetmek çocukla kurulacak ilişkinin kalitesini de belirleyici olmaktadır. Bu fikre kendini alıştıran, bu yeni rol ile yaşayacağı keyfin farkına varan babaların bebek dünyaya geldikten sonra da daha rahat ilişki kurabildikleri bilinmektedir. Anneler hamileliğin başından itibaren hem hormonal olarak hem de fiziksel olarak bir bebeğe sahip olmayı ve onun içlerinde büyümesini fark edebilme ayrıcalığına sahiptirler. Üstelik annelerinden ve toplumdan öğrendikleri anne rolü çok vurgulanmıştır. Oysa babalar için kendilerine ait ve her gün büyümekte olan bir şeyi hissetmek anneler kadar kolay olmamakta ve bu nedenle bu rolü kabullenmekte, bebeği sahiplenmekte, ona ısınmakta zorluklar yaşayabilmektedirler ve bunun için zamana ihtiyaç duyabilirler. Doğum öncesinden itibaren bebekle ilgili doktor kontrollerinde bulunmak, doğumla ve sonrası ile ilgili hazırlıklara katılmak babanın psikolojik hazırlığında önemli olmaktadır. Ama bazen bu hazırlıklara katılmanın bile çocuğa hazır hissetmek için yeterli olmadığı bilinmektedir. Bu nedenle doğum anından itibaren babanın aktif katılımını sağlamak, tüm gelişmelerden babayı haberdar etmek, onun yardımına ve desteğine başvurmak ilk etkileşim açısından önemlidir. Bebeklerin doğdukları andan itibaren görüntüleri ve kokularıyla çevrelerindeki yetişkinleri etkileme güçleri vardır. Babanın ilk andan itibaren bebekle yakın ilişki kurması, tutması, onu koklaması, beslenmesinde ve bakımında yardımcı olması desteklenirse bu etkileşim kendiliğinden gerçekleşecek ve baba için haz veren bir ilişkiye rahatlıkla dönüşebilecektir. Özellikle ilk bir iki ay içinde bebek büyüyüp sosyal gülümsemelere ve tepki vermeye başladıkça bu durum baba için çok daha keyif veren bir hal alacak, bebekle kurduğu ilişki günden güne gelişecektir. Buradaki temel prensip babanın da en az anne kadar bebekle ilişkide olmasını ve onunla zaman geçirmesini sağlamaya çalışmaktır. Bu temas yoğunluğu içinde ister istemez bu bağlantı gerçekleşecektir. Baba olmanın en önemli keyiflerinden biri de bebeğin “baba” demeye başladığı zamanlardır. “baba” kelimesi Türkçe’nin de doğası gereği bebeklerin ilk söyledikleri sözcüklerdendir. Bebeğinin ağzından çıkan ilk kelimenin “baba” olduğunu duyan bir babanın bu duruma kayıtsız kalması genelde mümkün değildir. Bir çok baba çocuklarına en çok aşık oldukları zamanın kendilerine “baba” diye hitap ettikleri zaman olduğunu söylemektedirler. Bebeklik döneminde iyi bir etkileşim içine girildiğinde genellikle ilk çocukluk ve ergenlik döneminde de baba-çocuk ilişkisinin sağlıklı devam ettiği, olası sorunların karşılıklı iletişimle daha kolay çözülebildiği bilinmektedir. Bu etkileşim çeşitli nedenlerden ötürü geciken, bebeğin bakımıyla, fiziksel ihtiyaçlarıyla ilgilenemeyen, bu işi tamamen anneye bırakan, bebeğiyle fiziksel olarak bir arada fazla zaman geçiremeyen babaların da çocuklarıyla iletişimlerinde zorluklar yaşama olasılığının arttığı bilinmektedir.
Baba Olmanın Keyfi
¨ Baba olduğunuzda yaşamda yeni ve önemli bir rol kazanırsınız. Babalık rolü, size toplumda yeni bir statü sağlar. Çocuk sahibi olma sorumluluğu alan bir erkek olarak artık sorumluluk almak konusunda daha güvenilir bir izlenim vermeye başlarsınız.
¨ Bebeğinizle birlikte artık gerçek bir aile olmuşsunuzdur. Aile olmanın ayrıcalıklarını yaşarsınız. Girdiğiniz ortamlarda size özen gösterilir, saygıyla karşılanırsınız.
¨ Kendi ailenizi ve özellikle de babanızla ilişkinizi daha iyi analiz etmeye başlarsınız. Hem onları daha iyi anlar hem de çocuğunuzla ilişkiniz geliştikçe ailenize daha fazla yakınlaşmaya başlarsınız. Çünkü çocuğunuza büyükanne ve büyükbabaların da bulunduğu geniş, sıcak ve sevecen bir aile ortamı yaratmak önem kazanmaya başlar. Bu sayede siz de ailenizle ilişkilerinizi geliştirebilirsiniz. Ayrıca onlara torun sahibi olma olanağı sağladığınız için onların gözünde de değer kazanırsınız. Var olan kızgınlık ve kırgınlıklar bu yolla ortadan kalkar.
¨ Çocuğunuzun sağlıklı gelişmesi sizin için önemlidir. Bu nedenle ona örnek olmanın önemini kavrarsınız. Alışkanlıklarınızı gözden geçirirsiniz. Yedikleriniz sağlıklı olmaya başlar. Yaşam kalitenizi arttırmaya çabalarsınız. Spor yapar, sağlıklı beslenir ve diğer kötü alışkanlıklarınızdan uzak durmaya başlarsınız.
¨ Kendi sağlığınıza dikkat etmenizin örnek olmanın dışında da önemli bir nedeni olmaya başlar. Çocuğunuzun size uzun yıllar ihtiyacı vardır. Sağlıklı ve güçlü olmanız gerekmektedir. Riskli durumlara girmekten kaçınmaya başlarsınız. Yaşamınız daha güvenli olmaya başlar.
¨ Hayatınız düzene girer. Gelecek planlarınıza sıkı sıkıya bağlanırsınız. Geleceğe ait belirsizlikler yerini belirlenmiş hedeflere bırakır. Artık bir karar vermiş olmanın rahatlığını yaşarsınız.
¨ Yaşam yeniden keyifli ve umutlu bir hal alır. Bebeğinizle ilgili hedefler ve umutlar geliştirirsiniz. Bebeğinizin yavaş yavaş dünyayı, çevreyi tanımasına, her gün yavaş yavaş gelişmesine keyifle tanıklık edersiniz. Siz de yeniden dünyanın güzelliklerini doğanın mucizesini keşfetmeye başlarsınız.
¨ Eşinizle ortak bir varlığa ve ortak bir sorumluluğa sahip olmanın güzelliğini yaşarsınız. Artık önemli bir ortak paydanız olmuştur. Bu ortak hedef sizi birbirinize yeniden yakınlaştırır.
¨ Sağlık ve tıp konularına ilginiz artar. Çocuğunuzun sağlığı için her gün kendinizi geliştirmeye başlarsınız. Gazete, dergi ve kitaplardaki sağlıkla ilgili konular artık dikkatinizi daha fazla çekmeye başlar.
¨ Bebeğinizin ilk kelimesi genellikle “baba”dır. Bu kelimeyi ilk kez bebeğinizin ağzından kocaman bir gülücük eşliğinde duymak yaşamınızın en güzel, en unutulmaz deneyimidir.
¨ Çocuğunuz sizin yansımanızdır. Onun tepkileri sayesinde kendinizi tanıma ve keşfetme fırsatı bulursunuz.
¨ Çocukluğunuza yeniden dönersiniz. Kendinizi birden bire çocuğunuzun treniyle oynarken bulabilirsiniz. Bahaneniz de hazırdır; çocuğunuzu eğlendiriyorsunuz.
¨ İşiniz çok önemlidir. Ama artık özel hayatınıza daha fazla zaman ayırmaya başlarsınız. Hem çocuğunuzun sizinle özel zaman geçirmeye ihtiyacı vardır, hem de siz onunla böyle bir zamanı geçirmeye ihtiyaç duymaya başlarsınız.
¨ Değerleriniz yeniden harekete geçer. Tüm çocuklar ilgi alanınıza girer. Çocuklar için güzel bir dünya yaratmanın ve onlara gelecekte güzel bir dünya bırakmanın önemi artar. Kendinizi bu konudaki sosyal çalışmaların içinde bulabilirsiniz.
Yeterince hazır hissetmek çocukla kurulacak ilişkinin kalitesini de belirleyici olmaktadır. Bu fikre kendini alıştıran, bu yeni rol ile yaşayacağı keyfin farkına varan babaların bebek dünyaya geldikten sonra da daha rahat ilişki kurabildikleri bilinmektedir. Anneler hamileliğin başından itibaren hem hormonal olarak hem de fiziksel olarak bir bebeğe sahip olmayı ve onun içlerinde büyümesini fark edebilme ayrıcalığına sahiptirler. Üstelik annelerinden ve toplumdan öğrendikleri anne rolü çok vurgulanmıştır. Oysa babalar için kendilerine ait ve her gün büyümekte olan bir şeyi hissetmek anneler kadar kolay olmamakta ve bu nedenle bu rolü kabullenmekte, bebeği sahiplenmekte, ona ısınmakta zorluklar yaşayabilmektedirler ve bunun için zamana ihtiyaç duyabilirler. Doğum öncesinden itibaren bebekle ilgili doktor kontrollerinde bulunmak, doğumla ve sonrası ile ilgili hazırlıklara katılmak babanın psikolojik hazırlığında önemli olmaktadır. Ama bazen bu hazırlıklara katılmanın bile çocuğa hazır hissetmek için yeterli olmadığı bilinmektedir. Bu nedenle doğum anından itibaren babanın aktif katılımını sağlamak, tüm gelişmelerden babayı haberdar etmek, onun yardımına ve desteğine başvurmak ilk etkileşim açısından önemlidir. Bebeklerin doğdukları andan itibaren görüntüleri ve kokularıyla çevrelerindeki yetişkinleri etkileme güçleri vardır. Babanın ilk andan itibaren bebekle yakın ilişki kurması, tutması, onu koklaması, beslenmesinde ve bakımında yardımcı olması desteklenirse bu etkileşim kendiliğinden gerçekleşecek ve baba için haz veren bir ilişkiye rahatlıkla dönüşebilecektir. Özellikle ilk bir iki ay içinde bebek büyüyüp sosyal gülümsemelere ve tepki vermeye başladıkça bu durum baba için çok daha keyif veren bir hal alacak, bebekle kurduğu ilişki günden güne gelişecektir. Buradaki temel prensip babanın da en az anne kadar bebekle ilişkide olmasını ve onunla zaman geçirmesini sağlamaya çalışmaktır. Bu temas yoğunluğu içinde ister istemez bu bağlantı gerçekleşecektir. Baba olmanın en önemli keyiflerinden biri de bebeğin “baba” demeye başladığı zamanlardır. “baba” kelimesi Türkçe’nin de doğası gereği bebeklerin ilk söyledikleri sözcüklerdendir. Bebeğinin ağzından çıkan ilk kelimenin “baba” olduğunu duyan bir babanın bu duruma kayıtsız kalması genelde mümkün değildir. Bir çok baba çocuklarına en çok aşık oldukları zamanın kendilerine “baba” diye hitap ettikleri zaman olduğunu söylemektedirler. Bebeklik döneminde iyi bir etkileşim içine girildiğinde genellikle ilk çocukluk ve ergenlik döneminde de baba-çocuk ilişkisinin sağlıklı devam ettiği, olası sorunların karşılıklı iletişimle daha kolay çözülebildiği bilinmektedir. Bu etkileşim çeşitli nedenlerden ötürü geciken, bebeğin bakımıyla, fiziksel ihtiyaçlarıyla ilgilenemeyen, bu işi tamamen anneye bırakan, bebeğiyle fiziksel olarak bir arada fazla zaman geçiremeyen babaların da çocuklarıyla iletişimlerinde zorluklar yaşama olasılığının arttığı bilinmektedir.
Baba Olmanın Keyfi
¨ Baba olduğunuzda yaşamda yeni ve önemli bir rol kazanırsınız. Babalık rolü, size toplumda yeni bir statü sağlar. Çocuk sahibi olma sorumluluğu alan bir erkek olarak artık sorumluluk almak konusunda daha güvenilir bir izlenim vermeye başlarsınız.
¨ Bebeğinizle birlikte artık gerçek bir aile olmuşsunuzdur. Aile olmanın ayrıcalıklarını yaşarsınız. Girdiğiniz ortamlarda size özen gösterilir, saygıyla karşılanırsınız.
¨ Kendi ailenizi ve özellikle de babanızla ilişkinizi daha iyi analiz etmeye başlarsınız. Hem onları daha iyi anlar hem de çocuğunuzla ilişkiniz geliştikçe ailenize daha fazla yakınlaşmaya başlarsınız. Çünkü çocuğunuza büyükanne ve büyükbabaların da bulunduğu geniş, sıcak ve sevecen bir aile ortamı yaratmak önem kazanmaya başlar. Bu sayede siz de ailenizle ilişkilerinizi geliştirebilirsiniz. Ayrıca onlara torun sahibi olma olanağı sağladığınız için onların gözünde de değer kazanırsınız. Var olan kızgınlık ve kırgınlıklar bu yolla ortadan kalkar.
¨ Çocuğunuzun sağlıklı gelişmesi sizin için önemlidir. Bu nedenle ona örnek olmanın önemini kavrarsınız. Alışkanlıklarınızı gözden geçirirsiniz. Yedikleriniz sağlıklı olmaya başlar. Yaşam kalitenizi arttırmaya çabalarsınız. Spor yapar, sağlıklı beslenir ve diğer kötü alışkanlıklarınızdan uzak durmaya başlarsınız.
¨ Kendi sağlığınıza dikkat etmenizin örnek olmanın dışında da önemli bir nedeni olmaya başlar. Çocuğunuzun size uzun yıllar ihtiyacı vardır. Sağlıklı ve güçlü olmanız gerekmektedir. Riskli durumlara girmekten kaçınmaya başlarsınız. Yaşamınız daha güvenli olmaya başlar.
¨ Hayatınız düzene girer. Gelecek planlarınıza sıkı sıkıya bağlanırsınız. Geleceğe ait belirsizlikler yerini belirlenmiş hedeflere bırakır. Artık bir karar vermiş olmanın rahatlığını yaşarsınız.
¨ Yaşam yeniden keyifli ve umutlu bir hal alır. Bebeğinizle ilgili hedefler ve umutlar geliştirirsiniz. Bebeğinizin yavaş yavaş dünyayı, çevreyi tanımasına, her gün yavaş yavaş gelişmesine keyifle tanıklık edersiniz. Siz de yeniden dünyanın güzelliklerini doğanın mucizesini keşfetmeye başlarsınız.
¨ Eşinizle ortak bir varlığa ve ortak bir sorumluluğa sahip olmanın güzelliğini yaşarsınız. Artık önemli bir ortak paydanız olmuştur. Bu ortak hedef sizi birbirinize yeniden yakınlaştırır.
¨ Sağlık ve tıp konularına ilginiz artar. Çocuğunuzun sağlığı için her gün kendinizi geliştirmeye başlarsınız. Gazete, dergi ve kitaplardaki sağlıkla ilgili konular artık dikkatinizi daha fazla çekmeye başlar.
¨ Bebeğinizin ilk kelimesi genellikle “baba”dır. Bu kelimeyi ilk kez bebeğinizin ağzından kocaman bir gülücük eşliğinde duymak yaşamınızın en güzel, en unutulmaz deneyimidir.
¨ Çocuğunuz sizin yansımanızdır. Onun tepkileri sayesinde kendinizi tanıma ve keşfetme fırsatı bulursunuz.
¨ Çocukluğunuza yeniden dönersiniz. Kendinizi birden bire çocuğunuzun treniyle oynarken bulabilirsiniz. Bahaneniz de hazırdır; çocuğunuzu eğlendiriyorsunuz.
¨ İşiniz çok önemlidir. Ama artık özel hayatınıza daha fazla zaman ayırmaya başlarsınız. Hem çocuğunuzun sizinle özel zaman geçirmeye ihtiyacı vardır, hem de siz onunla böyle bir zamanı geçirmeye ihtiyaç duymaya başlarsınız.
¨ Değerleriniz yeniden harekete geçer. Tüm çocuklar ilgi alanınıza girer. Çocuklar için güzel bir dünya yaratmanın ve onlara gelecekte güzel bir dünya bırakmanın önemi artar. Kendinizi bu konudaki sosyal çalışmaların içinde bulabilirsiniz.
Uzman Pedagog Belgin Temur
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)