23 Mart 2021 Salı

Öğrenmeye Katkı Sağlamada İzlenmesi Gereken Yollar

Öğrenme her yaştan herkesin hayatında bir yaşam boyunca varlığını ve etkisini sürdüren, ihtiyaç olarak giderilmesi istenen bir kavramdır. Öğrenme doğumdan başlayarak devam eder. Ancak bu konunun en fazla önemsendiği dönem; anaokulundan üniversite yıllarına dek süren okul dönemidir.

 Anne ve babaların, çocuklarının, hayatı tanımalarını, edindikleri bilgileri kullanmalarını, kendi ve çevrelerindeki insanların deneyimlerinden faydalanmalarını ve bunlardan birer sonuç çıkarmalarını isterken, bu isteklerinin belirli koşullar gerektirdiğini bilmeleri gerekmektedir. Eğer çocuktan okul hayatında ve diğer sosyal alanlarda öğrenmesini ve bu öğrendiklerini kullanmasını istiyorsak, öğrenmenin gerçekleşmesi için gereken merak ve bilme güdüsünü destekleyip, bu ihtiyacını karşılayabilecek güvenli ortamlar yaratmalıyız. Öğrenmenin gerçekleşmesi için; küçük yaşlardan daha ileriki yaşlar da dahil olmak üzere, çocuğun güven hissi taşıdığı ortam içerisinde özgürleşip, merak duygusu beraberinde araştırması, keşfetmesi ve deneyimler kazanması gerekmektedir. Bunun yanı sıra; öğrenmenin bir başka yolu da çocuğun gördükleri, duyduklarıyla anne-babadan ya da diğer kişilerden öğretici faaliyetlerle edineceği bilgidir. Bu şartlar altında öğrenme çok daha fazla alanda ve daha hızlı olacaktır.  Bu merak duygusunu perçinlemek için aileler ve eğitimciler uygun şartları hazırlamalıdır. Çocuğa güvendiğimizi hissetmek ve bunu ona aktarabilmek; kendine güven duygusunu pekiştirip; araştırma ve  bilmeye yönelik faaliyetlerini tetikleyecektir.

Ailelerin öncelikle bilmesi gereken; her bireyin kendine ait bir öğrenme tarzının var olduğudur. Kimi insanlar duyarak, kimileri görerek, kimileri de yaşayarak daha fazla şey öğrenirler. Bilginin nasıl öğrenildiği dolayısıyla nasıl öğretildiği de; okul çağı çocukları için önemlidir. Bu açıdan çocukları değerlendirirken onların öğrenme tarzı hakkında farkındalık kazanmak; ailenin, eğitimcilerin ve diğer ilgili kişilerin çocuğun öğrenme becerilerini herhangi bir ortamda(ev, okul..vb.) geliştirebilmekte yardımcı olacaktır. Ancak öğrenmenin, çocuğun psikolojik durumundan etkilendiğini de unutmamak gerekir.

Bir çocuğun öğrenme konusunda bir sıkıntı yaşamasından bağımsız olarak; öğrenme becerilerini geliştirmekle ilgili çocukların ve aile, öğretmen gibi kişilerin bilmeleri gerekenler vardır. Okul içi öğrenme becerilerini geliştirmek, sadece öğretmenin yeteneği değildir. Çocuğun katılımıyla birlikte ailenin de gereken miktardaki katılımı öğrenmeyi etkiler. Öncelikle ilgili, destekçi bir ebeveyn olmak gereklidir. İlgilenmek konusu elbette sınırlıdır; çocuğun bir anlamda ‘ bekçisi ’ olmamak gerekir. Ailenin çocuğu gözlemlemesi, başarısını takdir etmesi ve çocuğun desteğine karşılık verebilmesi önemlidir. Öğrenmek kadar öğretmenin ve bu alanda destek olmanın da sabır ve içtenlik gerektirdiğini bilmek; aileler ve çocuklar için unutulmaması gerekenlerdendir. Anne ve babanın çocuğun öğretmeniyle bilgi alışverişinde olması, çocuğa okulda öğrendikleri konusunda yardımcı olmalarını ve öğretmenin tutumunu anlamalarını kolaylaştırır. Çocuğa yönelik olumsuz, yapıcı olmayan davranışlar ve sözler karşısında; çocuğun var olan öğrenme becerilerinde performans düşüklüğü ve diğer bazı psikolojik problemler gözlenebilir. Bu konu hem aileleri hem de çocuğun çevresindeki diğer yetişkinleri (öğretmen, ağabey. abla.. vs.) ilgilendirmelidir.

Ev içi düzen ve Öğrenmeye Etkisi..

Ailenin çocuğun hayatındaki güçlü etkisinin öğrenmede de devam ettiğini görmekteyiz. Öğrenmenin her ortamda gerçekleşebildiğini bilmek; ailelerin bu konuda daha duyarlı olmalarını sağlayacaktır. Öncelikle ev içerisinde öğrenmeyi gerçekleştirmekle başlamak gerekir. Bunu sağlamak için de en küçük yaşlardan itibaren çocuğun ev ortamında öğrenmeyi gerçekleştirebileceği düzenlemeleri yapmak gereklidir. Örneğin çocuk için, aile içi sohbetler yapmak, kitap okumak, yap-boz yapmak, bulmaca çözmek, oyun oynamak gibi faaliyetler öğrenmeye katkısı olan faaliyetlerdendir. Ayrıca sakin, ışığın yeterli olduğu bir ortam da okul derslerini çalışırken gerçekleşen öğrenmeyi etkileyecektir.  Çocuğun dengeli beslenmesi, düzenli uyku uyuması, yeterli fiziksel faaliyetler yapıyor olması da öğrenmede etkili olacaktır. Çocukların hayatlarının anne ve baba tarafından gerekli miktarda düzenlenmesinin yanı sıra, çocuğun da kendi planlama ve sistem oluşturmaya dayalı becerilerinin gelişmesine yardımcı olmak bu açıdan da önemlidir. Kendi odası, çantası, eşyaları için düzenli olmayı öğrenmesi için ona anne ve baba olarak model olmak yararlıdır. Ev içerisindeki düzenin çocuğun kendi düzenini oluşturmasına yansıyacağını unutmamak gerekir. Bunlarla birlikte çocukların okuma alışkanlıklarını geliştirmek için birlikte kitap okumak ve onun okuması için bir plan oluşturmak; öğrenme açısından büyük bir adımdır.  Okuma konusunda bir plan yürütüp; uygulamak için  ödüllendirme sistemini kullanılabilir. Ancak aile ile birlikte okumalar yapmak; çocuğun bilinmeyen konular üzerinde düşünmesini ve sorup öğrenebilmesini sağlayabildiği için ayrıca önemli gözükmektedir. Okulda öğrenmenin daha iyi olabilmesi için gereken dersi dinleme, dinlediğini not alma ve derse katılma konusunda onu teşvik etmeniz işe yarayabilir. Okul sonrası ödev konusunda çocukların isteklerini arttırabilmek ve onların zamanlarını iyi kullanmalarını sağlamak; okulda öğrenilenlerin ev ortamında daha etkili olarak pekişebilmesi için gereklidir. Okulda olanlar hakkında onunla konuşmanız ve öğretmenle iyi bir iletişiminizin olması, bunun yanı sıra bu durumun çocuk tarafından fark edilmiş olması da çocuğun okul konusunda ve dolayısıyla öğrenme konusundaki motivasyonunu arttıracaktır.

Okul içi Öğrenme..

Öğretmenlerin de çocuğun öğrenmesine olan etkisi yadsınamaz. Öğretmenlerin öğrencileriyle öncelikle iyi bir ilişki kurması, sonrasında olumlu bir sınıf ortamı oluşturmaları öğrenmenin gerçekleşmesinde öncül bir gerekliliktir. Bu güvenli ve etkili ortamda, öğrencilerin dikkatlerini toparlayıp, öğrenecekleri materyale odaklanmaları daha kolay olur.     Ayrıca öğretmenlerin çalışma koşulları da mesleki performanslarını etkilediğinden, sınıf mevcudu, dış ortam koşulları da öğretmenin çalışma performansını dolayısıyla da çocukların öğrenme performansını etkileyecektir. Çok kalabalık bir sınıf ortamında; öğretmenin öğrenciler arasındaki akademik ve duygusal farkları keşfetmesi, buna uygun bir müdahale geliştirebilmesi zorlaşabilmektedir. Ancak öğretmenin ve okuldaki diğer eğitimcilerin çocuğun ve ailesinin bireysel özelliklerini bilmesi; öğrenmede etkili olabilecek etkenleri bilmesi demektir. Örneğin duygusal çatışmaların yoğun olduğu bir ailede yetişen çocuğun, öğrenme performansındaki düşüş öğretmen tarafından zor fark edilebilir ve altında başka nedenler olduğu düşünülebilir. Bu açıdan okul-aile ilişkisinde özellikle sınıf öğretmeni ve rehber öğretmen tarafından çocuğun ve ailenin tanınıp, bilgi edinilmesi yararlıdır. Bununla beraber öğrenme konusunda zorluk yaşayan çocukların ayrıca öğretmen tarafından aileye; eğer aile tarafından fark edilmişse de öğretmene bilgi verilmesi gereklidir. Bu durum işbirliği kurarak, sorunların çözümünde ortak hareket edilmesini sağlar.

Okulda öğrenim gören çocuklar açısından bazı belirgin noktalar üzerinde durmak; öğrenmeyi kolaylaştıracaktır. Bunlardan bir tanesi; çocuğun dikkatini toparlayıp, anlatılanları bu şekilde dinlemesi ve sonuçta bilgi edinimini böylelikle sağlıklı olarak yapması beklenmelidir. Bunun için de, öğrenmenin gerçekleştirdiği ortamın dikkatin yoğunlaştırılmasına engel olmayacak konumda olup olmamasının yanı sıra çocuğun kendi dikkatini yoğunlaştırmayla ilgili bir sıkıntısının olup olmadığı da araştırılmalıdır. Evdeki odasının ve sınıf ortamının öğrenme için uygun olması; çok kalabalık olmayan bir sınıf, gereksiz seslerin ortama pek giremediği, ışığın yeterli derecede olduğu bir oda veya sınıf  demektir. Bunun haricinde öğretmenin ses tonunun nasıl olduğu da öğrenmede etkilidir. Ayrıca çocuğun herhangi bir işitme ya da görme sorunu olmadığı ancak dikkatini toparlamakta güçlük çekiyor olması öğrenmeyi olumsuz olarak etkileyecektir. Ailelerin ve eğitimcilerin bu durumun farkında olabilmesi, sorunun çözümü için ön adımdır.

Özel Durumlar..

Ailelerin ve öğretmenlerin çocuğun var olan öğrenme becerilerinin ortaya çıkmasına ve gelişmesine katkısı oldukça fazladır. Bunun için çocuğun iyi birer gözlemcisi olmak işe yarayabilir. Çocuğun gelişirken ‘daha fazla bilgi sahibi’ olduğu alanlar; çevresindekiler için çocuğun ‘özel ilgi alanı’ olarak görünebilmektedir. Dolayısıyla öğrenme tek bir alanda hakim olmadığı gibi; birtakım özel alanlarda yoğunlaşabilir. Bu alanların çocuk tarafından değil çevresindekiler tarafından fark edilmesi, çocuğu yönlendirebilme konusunda kolaylık sağlar. Ancak çocuğun ilgisini azaltmak da; çevresi tarafından sağlanabilir. Anne- baba tutumları ya da öğretmen-öğrenci ilişkisi burada belirleyici olabilir. Çocuğun belirli bir alana yönelik öğrenme isteğini perçinlemek; bu alanda kullanması gereken becerilerini geliştirmeye katkı sağlayabilir. Ancak böyle bir durumu fark edememek ya da arka plana atmak; çocuğun farklı bir özelliğini ortaya koymasını engellemek demek olabilir. Ancak burada çocuğun ilgi alanını tek taraflı görmesine izin vermemek; başarabileceği diğer alanlar bulmasına ve deneyimlenmesine katkı sağlayacaktır.

Aileler çocuklarında gözlemledikleri ve normal görmedikleri bir durumda profesyonel bir destek alıp; soruna gerçekten neyin neden olduğunu görmelidirler. Öğrenme sorunu yaşayan bir çocuğun öğrenme ile ilgili sıkıntıları, erken müdahale edildiği takdirde daha hızlı çözümlenecektir.  Bu şekilde, çocuğun farkında olmadığı bir problem nedeniyle hissettiği başarısızlık, yetersizlik gibi duygularının üstesinden gelmek de mümkün olabilir. Bazen ise, çocuğun öğrenme tarzına yönelik farklılık, çocuğun öğrenme performansını etkileyeceğinden; çocuğun nasıl daha etkili öğrenme gerçekleştirebileceği aile tarafından bilinmek istenebilir. Çünkü çocukla yapılan öğretim çalışmalarında kullanılan tarz çocuk için önemlidir. Bu durumda da profesyonel bir desteğe ihtiyaç duyulabilir.  Ancak, öğrenmeyle ilgili sıkıntının varlığı ya da yokluğunda, öğrenme konusunda çocuk için ailelerin yapmaları gereken en temel şey özgüvenini yüksek tutabilmektir. Başarabildiği alanları ona gösterebilmek; başaramadıkları için çaba harcamaya yönlendirecektir.


Çalışma Becerilerinin Kazanılmasının Öğrenmeye Etkisi..

Okul döneminde, aileler ve eğitimciler, çocuğun kendi becerilerini bağımsız şekilde kullanarak öğrenmeyi gerçekleştirmelerini isterler. Ancak bu durum çevrenin yönlendirmesine gerek duyurabilir. Çocuğun daha etkili nasıl öğreneceğini ona bulması için yardımcı olmanız ve uygun çalışma becerilerini geliştirerek; kendine çalışma sistemi kurması yolunda ona rehberlik edebilmeniz önemlidir.  Çocukların bu yetkin duruma kavuşması için; öğrenme için araç olan çalışmayla ilgili becerileri de kazanmaları gereklidir. Çalışma becerileri gelişip, nasıl çalışılacağı bilindikçe ve bu konuda ustalaşıldıkça;  bilgiler giderek daha iyi öğrenilmeye başlanır ve öğrenilenlerin kalıcılığı artar.

Öğrenilen bilginin belirli bir sistem dahilinde çalışılması ve tekrar edilmeye uygun hale gelmesi de öğrenmenin pekiştirilmesi için gereklidir. Bunun farklı teknikleri üretilebilir ancak okurken önemli gözüken satırın altını çizmek, önemli konuları listelemek, ders malzemelerini hazırlamak ve nasıl not alınacağını bilmek en çok kullanılanlardandır. Örneğin, not almak gerekli ve dikkat çekici, hatırlatıcı bilgilerin kaydedilmesi anlamına gelir. Fazladan, yerine geçebilecek bilgiyi aynı kağıda sıkıştırmak; daha önemli bilgilerin kalıcı olarak öğrenilmesini zorlaştırır. Konu listesi yapmak da belirli bir sıra dahilinde çalışabilmek ve bitirilen – kalan bölümlerin daha rahat ortaya çıkmasını sağlayarak öğrenmeye katkı sağlar.

Bunların dışında öğrenilen konunun tekrarı ve öğrenilenleri uygulamaya koyma; diğer aşamalardır. Tekrar okumak; bilgileri pekiştirmek ve daha kalıcı hale getirebilmek için yapılır. Uygulamaya koymak ise; öğrenilenleri farklı alanlarda kullanabilmektir. Çocuğun okulda öğrendiği bir bilgiyi; hem sınavda hem de dışarıda kullanabilmesi buna bir örnektir. Dolayısıyla çocuğun öğrenmede; bilgiyi edinebilmesi için dinleme, okuma ve tekrar ederek çalışmaya dikkat etmesi gerekir. Edindiği bilgiyi düzenlemek için altını çizme, not alma, konulara ayırma ve sorular üretme gibi teknikler kullanması; bilgiyi hatırlamak için ise tekrar edip muhakeme edebilmesi gerekir. Bütün bu kullanılan bilgilerin uygulamada kullanılması ise birçok alanda yer alabilir. Bütün bu aşamalara çocuğu yüreklendirerek yönlendirebilmek;  hem anne-babanın hem de eğitimcilerin ilgisiyle gerçekleşecektir.

Ödül – Ceza ve Öğrenme..

Öğrenmenin çocuk için ihtiyaç duyulduğunu ancak bazı bilgilerin öğrenilmesinin daha zor olabileceği ya da daha az öğrenilmek isteneceği de bilinmelidir. Ancak aileler ve eğitimciler çocuğun öğrenmeye yönelik motivasyonunu yani istekliliğini arttırmakta etkili olabilirler. Bunu da genellikle ödüllendirme ve cezalandırma yöntemlerini kullanarak yapmaya çalışırlar. Bu noktada öncelikle bilinmesi gereken; istemediğimiz şeyin ortadan kalması ve istenen davranışın gerçekleşmesi için, ödüllendirmeyi kullanmak; cezalandırma yoluna gitmekten daha etkili ve psikolojik açıdan daha doğru bir yaklaşımdır. Cezalandırma hem istediğimiz davranışın tekrarlanmama; hem de istemediğimiz davranışın yapılma sıklığını arttırabilir. Dolayısıyla diğer durumlarda olabildiği gibi, öğrenme için de ödüllendirme motivasyonu arttırmak için gerekebilir.

 Öğrenmeye karşı gelişen direnç aile ya da öğretmen tarafından kolay fark edilebilir. Ancak bu direncin nedeni de araştırılmalıdır. Dirence neyin neden olduğu; çocuğun direkt kendinden kaynaklanan bir durum mu yoksa dış ortamın etkisiyle mi oluştuğu öncelikle araştırılmalıdır. Problemin kaynağına ulaşılıp; sorun profesyonel bir destek eşliğinde ya da bu destek olmadan çözüldükten sonra çocuğun ödüllendirme ile öğrenmeye dayalı isteğinin oluşmasına uğraşılmalı; bu şekilde yavaş yavaş kendiliğinden öğrenmenin gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Küçük yaşlar için bu motivasyon sağlama yöntemi daha çok anne-baba tarafından kullanılsa da; daha büyük yaşlarda çocuğun çevresinin genişlemesiyle beraber diğer ‘öğretici’ rolünde olan ya da olmayan insanların da bu yolu kullanmaları gerekebilir. Anne babanın yeni öğrenip, meraklandığı bir konuda onu teşvik edip, ‘aferin’ demesi de; öğretmenin öğrenilmiş olan bir konuda onu takdir etmesi de aslında bir çeşit ödüllendirmedir. Dolayısıyla ödüllendirme sadece maddi şeylerle değil; sözel olarak çocuğa ifade ettiklerimizle de gerçekleşebilir. Ancak bu olumlu yöntemi uygulama konusunda bilmemiz gereken önemli noktalar vardır. Öncelikle eğer isteğimiz çocuğun öğrenme becerisinin gelişmesi ve kalıcı bir öğrenmenin sağlanabilmesi ise; tıpkı öğrenmede olduğu gibi ödüllendirirken de bir sistem uygulamalıyız. İlk olarak ödülün,  pahalı, büyük, gösterişli gibi niteliklerinin olmaması; aksine ufak, mutluluk verici olması yeterlidir. Abartılı ödüllerle, çocuğun var olan motivasyonunu azaltıp; bir sonraki sefer heveslenmesini sağlayamamış oluruz. Çocuğun nelerden hoşlandığını bilmeniz ve kimi zaman ödüle beraber karar vermeniz yararlı olacaktır.

 Hedefler koyarak oluşturacağınız öğrenme isteğini arttıracak olan bir planı çocuğunuzla paylaşıp; birlikte hareket etmeniz iyi bir başlangıç olacaktır. Öğrenmeyi sağlayan ve pekiştiren davranışlarda bulunması için onunla anlaşma yapmak ve ödüllendirmeyi bu anlaşmaya uyulduğunda uygulamak; ortak hareket etmek için gereklidir. Örneğin ders çalışma programı yapmak ya da ödevleri zamanında yapmak gibi planlamalar sonucunda kazanılan ödüller; hem belirli bir programa uyma alışkanlığını kazandırmakta etkilidir hem de belirli bir sistem içerisinde öğrenme için gereken motivasyonu arttırır. Bu gibi bir sistemi uygularken zaman sınırı koyabilmek gerekir. Öğrenmeye dair isteğinin, ödüller verilmediğinde yeterli düzeyde olabileceği fark edildiğinde ödüllendirme sistemi sonlandırılabilir. Ancak ailenin bu konudaki teşviği sözel yanıyla sık sık sürdürülmelidir.

Öğrenme Güçlüğü ve Öğrenme ile ilgili diğer sıkıntılar..

Çocukların öğrenme ile ilgili güçlük yaşamaları mümkündür. Öğrenme güçlüğü, okuma, yazma, matematik alanlarında ya da sosyal bilgiler, fen veya yabancı dil gibi konularda etkisini gösterebilir. Anne ve babanın okuldaki ilerlemeyle ilgili kaygıları varsa; bu konuyu öncelikle öğretmeniyle konuşmaları gerekir. Bu gibi bilgi alışverişinin dışında ailelerin evde yapabilecekleri bazı çalışmalar; çocuğun bu sorununun çözümüne yardımcı olmalarını sağlayacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki düşük okul başarısı tek başına öğrenme güçlüğü anlamına gelmemektedir. Ayrıca ‘öğrenme güçlüğü’ tanısı alan çocukların haricinde bu tanıyı almayan ancak ‘öğrenme’ konusunda zorluk yaşayan çocuklar da bulunmaktadır. Bu gibi sorunların çözümü için profesyonel bir destekten yararlanılabilmesinin yanı sıra anne ve babanın yaşanan sıkıntıların çözümüne olan katkısı her zaman var olmalıdır.

Örneğin çocuğunuz harfleri ters yazıyorsa, büyük bir karton ya da kart üzerine alfabeyi yazın ve kendi yazdıklarını oradan kontrol etmesi için teşvik edin. Bu yöntem, sayıları ters yazıyorsa; aynı uygulamayı sayılarla yaparak da gerçekleştirilebilir. Bunun yanı sıra;  eğer çocuğunuz doğru yazmakta zorlanıyorsa; kelimeleri gruplara ayırarak çalışabilirsiniz. Matematik problemlerinde zorlanıyorsa, konuları gruplara bölerek çalışmak ve eski konuları bol bol gözden geçirmek yararlı olacaktır. Okumakta zorlanıyorsa; okumasını istediklerinizi ona okuyup; sonrasında ondan aynı yerleri okumasını istemeniz performansının artmasını sağlayabilecektir.

Bu gibi çalışmaları yaparken çocuğun ve kendinizin motivasyonunu düşürmeyecek sıklıkta ve sürede çalışmakta yarar vardır. Bunun için ise belirli bir programı ailece sistemli bir şekilde uygulamaya çalışmak; çalışmaların sonuna keyifli vakit geçirebilmek adına etkinlikler eklemek, motivasyonunuzu arttıracaktır. Yaptıklarımızın yanı sıra çalışma yapılırken söylenen sözler de çocuğu ve sizi etkileyecektir. Gerçeklerin gözden kaçmaması önemli olmakla birlikte; çocuğun yapamadıklarından çok yaptıklarını ona fark ettirmek çalışma isteğini arttıracaktır. Çocuğun öğrenme konusunda yaşadığı sıkıntı içerisinde nasıl hissettiği yaşanan sıkıntının boyutundan etkilenecektir. Dolayısıyla öğrenme güçlüğü olan çocuklar; öğrenme konusunda sıkıntıları olup, bu tanıyı taşımayan çocuklardan daha fazla yetersizlik hissedebilirler. Tekrar tekrar aynı konuyu çalışmalarına rağmen; kendilerini başarısız olarak görebilirler. Bu durumun öğrenmeyle ilgili sıkıntı yaşayan çocuklar için de mümkün olacağını unutmamak gerekir. Ailelerin her iki durumda da çocuğun kendisini nasıl hissettiğine kulak vermeleri gerekmektedir. Dolayısıyla çalışmalarda farklı farklı yöntemler bulabilmek, çocuğun kendisiyle ilgili tekrar tekrar ortaya çıkan yetersizlik duygusunu hissetmesini azaltabilir. Çocuğun başarısından bağımsız olarak çabasının fark edilmesi ve farklı yollarla ödüllendirilebilmesi, diğer çalışmalarda çaba göstermesinde etkili olabilir. Dolayısıyla zorluk yaşadığı bir alanda sabretmesini kolaylaştıracaktır. Çocuğu başarabildiği farklı alanlara yönlendirmek ve başarısını takdir edebilmek; kendiyle ilgili düşüncelerini değiştirecek; kendisini daha değerli görebilecektir. Çocuğun öğretmeniyle iletişime geçmek; akademik ve psikolojik olarak durumunu değerlendirmenizi kolaylaştıracaktır. Ayrıca çocuğun öğrenmeyle ilgili sıkıntısına eşlik eden ve öğrenme becerisini etkileyen farklı psikolojik rahatsızlıkların da var olabileceğini unutmamak gerekir. Dolayısıyla ailenin yaşanan sıkıntı karşısında profesyonel bir destek alması; soruna müdahale ve çözüm yolları bulmak konusunda yararlı olacaktır.

Uzman Klinik Psikolog Emre Altınel 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder