15 Ekim 2019 Salı

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Nasıl Farkedilir?

Günümüzde, yerinde duramayan, isteklerine karşı gelindiğinde ağlayıp kendini yerden yere atan, söz dinlemeyen ya da akademik problemleri olan hemen hemen bütün çocuklar aileleri ya da çevreleri tarafından hiperaktif olarak adlandırılıyor. “Bu çocuk hiperaktif, hiç söz dinlemiyor; kurallara uymuyor” gibi cümleleri daha sık duymaya başladık. Evet; aile tarafından gözlenen bu tarz problemlerin temelinde bir hiperaktivite bozukluğu olabilir; ancak bir çocuğun hiperaktivite tanısı almasını belirleyen bir çok kriter vardır.Yaşanılan sıkıntılar; tamamen hiperaktiviteden bağımsız aile tarafından uygulanan yetersiz ya da hatalı disiplin yöntemlerinin, başka bir psikiyatrik rahatsızlığın, aile içi gerginliklerin, problemlerin, boşanma ya da ölüm, deprem, göç gibi travmatik olayların da bir sonucu olabilir. Bu nedenle, çocuğun gözlemlenen problemlerinin ne zaman başladığı, nerelerde görüldüğü, ne kadar süredir devam ettiği ve bu yaşadıklarının çocuğun yaşamına etkileri ayrı ayrı değerlendirilmelidir. 
             Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun üç temel belirtisi bulunur: Dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik. Bazı çocuklar bu üç belirtiyi birden taşırken, bazılarında sadece dikkat eksikliği ya da sadece aşırı hareketlilik-dürtüsellik ağır basar.  
             Dikkat eksikliği, çocuğun  konsantrasyon becerisinin ve süresinin kısa olması ile fark edilebilir. Dikkatleri çok çabuk dağılır; masa başı oturma süreleri kısadır. Sizin dikkatinizi çekmeyen dışarıdan gelen bir ses ya da masanın üzerindeki renkli bir obje çocuğun ilgisini çekebilir ve dikkatini dağıtır. Onlara sıkıcı gelen ev ödevi, kitap okuma gibi işlerde dikkatlerini belirli bir noktaya toplamakta çok zorlanırlar; ayrıntıları gözden kaçırırlar; bu nedenle de basit hatalar yaparlar.Ancak sessiz,uyaranın az olduğu ortamlarda daha rahat çalışabilirler ve hoşlandıkları, çok fazla zihinsel çaba gerektirmeyen bir etkinlik ile uzun süre uğraşabilirler.  Sadece okul ya da evde değil toplumsal alanlarda da konsantre olmakta zorlanırlar. Yönergeleri takip etmekte ve uygulamakta sorunlar yaşarlar; sanki karşılarındaki kişiyi dinlemiyormuş gibi gözükürler. Bir işi bitirmeden diğerine başlarlar. Planlama ve organizasyon becerileri zayıftır. Belli bir programa uymakta ya da yalnız çalışmakta zorlanırlar. Dağınık ve unutkan olabilirler. Verilen görevleri, ev ödevlerini, eşyalarını unutabilirler. Çantaları, odaları dağınıktır. Dağınıklıklarının sebebi, bir işi yaparken aynı anda akıllarından başka şeyler geçiriyor olmalarıdır. Örneğin; bu tanıyı almış bir çocuk, birazdan oynayacağı oyuncağı düşünerek salona gelirken elinde getirdiği kalemi salonda bırakır ve daha sonra salonda bıraktığını unutur.     
              Aşırı hareketli çocuklarsa beklenen durumlarda sakince duramayan, oturamayan, sürekli bir yerden bir yere koşuşturan, uzun süre yerinde rahatça oyun oynayamayan,  aktiviteleri sürdüremeyen, çok fazla konuşan çocuklardır. Uykuda bile hareketlilik görülebilir. Konuşma sırasında da cümleyi tamamlamadan bir konudan başka bir konuya atlayabilirler.  
              Dürtüsellik ise çocuğun kendini ve davranışlarını kontrol edebilme kabiliyetinin zayıf olması ile açıklanır. Dürtüsel çocuklar, kendilerini durdurmakta zorlanırlar; ortama uygun, beklenen bir davranış olmasa da istedikleri şeyi o anda yapar, düşündükleri her şeyi o anda söylerler. Yaptıkları davranışın sonucunu, diğer bireyleri nasıl etkileyebileceğini düşünmezler. Kurallara uymakta, sıra beklemekte büyük problemler yaşanır. Her şeye karışır, söz keser, konuşmalarını durduramazlar. Sabırsızdırlar; karşılarındaki kişinin söylediğini, verdiği yönergeyi ya da sorduğu soruyu dinlemeden cevap verirler. Uyarıldıkları bir konuda bir daha yapmayacaklarına söz verseler de kendilerini durduramadıkları için istenilmeyen davranışı tekrar tekrar yaparlar. Hatta, aileler bu durumu “Onu kaç defa uyarmamıza, cezalar vermemize rağmen sanki bize inat hala yapmaya devam ediyor” diye ifade ederler.  
              Bazen dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocukların ebeveynleri, çocuklarını iki kişilikli olarak tanımlarlar; bir gün kendisine verilen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini ama diğer gün hiç kurallara uymadığını söylerler. Bu tanıyı almış çocukların okul başarılarında, duygu durumlarında değişkenlikler, tutarsızlıklar gözlemlenebilir. Bunun dışında, ince ve kaba motor becerilerinde zayıflıklar görülebilir. Sakar olurlar; sık düşerler, yazı yazmakta, ayakkabı bağlamakta zorlanırlar. Uyumakta ve sabah erken kalkmakta problemler yaşanabilir.  
               Öğretmenlerin ve ailelerin en çok yakındığı konulardan biri de çocuğun yaşadığı hafıza sorunlarıdır. Aslında bu sorunlar dikkat eksikliği ile bağlantılıdır. Çocuğun hatırlayamamasının sebebi o anda konuya dikkatini yoğunlaştıramamasıdır. Dersi takip etmekte zorlanır ve bir süre sonra dağılır. Bu durum öğrenmeyi zorlaştırır ve okul başarısızlığına neden olur. Oysa, dikkatini vererek dinlediği şeyi çabuk öğrenir ve unutmaz. İlgi alanları ile ilgili olan şeyleri ise diğer çocuklara oranla daha iyi hatırlayabilir.  
               Bütün bunların neticesinde, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar yaşıtlarıyla ve yetişkinlerle sosyal ilişki problemleri yaşarlar. Aslında duyarlı, sıcakkanlı ve sevecen olmalarına rağmen özellikle dürtüsellik problemi sebebiyle iletişime geçmekte, arkadaşlık başlatmakta ve devam ettirebilmekte zorlanırlar. Söz kestikleri, oyunları kurallarına göre sıra bekleyerek oynayamadıkları; söyledikleri,yaptıkları birçok şeyin karşılarındaki kişileri nasıl etkileyeceğini ve davranışlarının sonuçlarını düşünmedikleri için yaşıtları tarafından dışlanabilirler. Aileler “diğer çocuklar tarafından grup aktivitelerine dahil edilmiyor; oyunlara, etkinliklere çağırılmıyor” gibi ifadeleri sıklıkla kullanırlar. İstedikleri şeyi o anda yapamayınca, engellendiklerinde, dışlandıklarında sonradan pişman olsalar da saldırgan davranışlarda bulunabilirler; bu da kardeşlerle ve arkadaşlarla yaşanabilecek uyum problemlerine işaret eder.     
                Aile ve arkadaşlık ilişkilerinde yaşanılan problemler, okulda yaşanılan başarısızlık, aileden, öğretmenlerinden duyduğu olumsuz tepkiler ve eleştiriler, çocuğun kendine olan güvenini zedeler. “Ben başarısızım; kötüyüm; beni kimse sevmiyor” gibi kendisi ile ilgili düşünceler oluşturur. Kendine olan güvenini kaybettiği için zaten yapamayacağım diye düşünüp kolay bir şeyi denemekten bile çabuk vazgeçer; uğraşmak istemez. Bu durum ileride çocuğun depresyon ya da kaygı bozuklukları yaşamasına neden olabilir.            
                Bu nedenle dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu mutlaka tedavi edilmeli ve önlemler alınmalıdır. Tanının koyulabilmesi ve çocuğa uygun tedavi yönteminin belirlenebilmesi için detaylı bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu aşamada aileden, okul ve öğretmenden alınan bilgiler, çocukla yapılan değerlendirmeler büyük önem taşır.Çocuğun yaşadığı sıkıntılar, kişilik özellikleri, içinde bulunduğu koşullar, çevresel faktörler düşünülerek çocuğa uygun bir tedavi planlanır. Bu nedenle her çocukta farklı bir tedavi yöntemi uygulamak gerekebilir. Hiperaktivite tedavisinde genellikle psiko-sosyal tedavi ve ilaç tedavisi beraber yürütülür. Öncelikle çocuğun yukarıda bahsettiğimiz belirtilerden hangilerini gösterdiği ve bu yaşadığı sıkıntıların boyutlarını öğrenmek önemlidir. Her çocuk kendi yaş dilimine göre değerlendirilmelidir. Örneğin; yaşa uygun dikkat süresi erken çocukluk ve okul öncesi dönemde farklılıklar gösterir ve bu farklılık dikkate alınmalıdır. Sonuç olarak; aşamalandırılmış bir özel eğitim programı hazırlanır. Kendini gözlemleme  ve kontrol edebilme becerileri kazandırılmaya; dikkate yönelik egzersizler uygulanarak masa başı çalışma süresi ve dikkati arttırılmaya çalışılır. Buna ek olarak, evde nasıl davranacakları ve neler yapabilecekleri konusunda aile bilgilendirilir. Bir psikiyatrist gözetiminde yapılan ilaç tedavisi de psikososyal tedaviyi destekler. Hiperaktivite tedavisinde en önemli noktalardan biri aile-okul ve uzmanın iletişim halinde olması ve beraber bir program yürütmeleridir. 
Anne-babalara Öneriler: 
  • Öncelikle hiperaktivitenin belirtilerini öğrenin ve çocuğunuzu gözlemleyin. Çocuğunuzun hiperaktivite tanısı alabilmesi için üç temel belirtinin 7 yaşından önce görülmeye başlamış olması; en az 6 aydır devam ediyor olması, ev-okul gibi birden fazla ortamda görülüyor olması ve çocuğunuzun yaşamını etkileyecek boyutta olması gerekir.
  • Eğer çocuğunuzun bu sıkıntıyı yaşadığını düşünüyorsanız mutlaka bir uzmana başvurun.
  • Çocuğunuzun yaptığı birçok olumsuz davranışın ve söylediği sözlerin yaşadığı bu rahatsızlığın; dürtüselliğinin bir sonucu olduğunu unutmayın. Ona karşı sabırlı ve anlayışlı olun.
  • Önceden basit ve net kurallar, sorumluluklar belirleyin ve bunu tutarlı bir şekilde uygulayın. Kurallara uyduğunda, sorumluluklarını yerine getirdiğinde onu teşvik edin.
  • Beraber günlük programlar hazırlayın, ne zaman ne yapacağını önceden bilsin. Bu planlama ve organizasyon becerilerinin gelişimi açısından da önemlidir.
  • Ondan beklentilerinizi çocuğunuzun içinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurarak belirleyin.
  • Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocukların birden fazla yönergeyi hatırlamakta zorluk çektiğini unutmayın. Bu nedenle çocuğunuza “Mutfağa git, dolabı aç,bardağa su koy, buraya getir” demektense, daha basit yönergeler verin. Dikkatini toplamakta zorlanacağı için yönergeleri yerine getiremez ya da sadece bazılarını uygular.
  • Çocuğunuzun okul yaşamında karşılaşabileceği akademik ve sosyal problemlere hazırlıklı olun.
  • Sürekli uyarmak ve olumsuz eleştiri yapmaktan kaçının. Olumlu yönleri üzerine konuşun, beğendiğiniz davranışlarını, başarılarını mutlaka övün ve ödüllendirin. Bu sayede kendine olan güveni ve saygısı da artacaktır.
  • Çocuğunuza destek olun ve dinleyin. Onu dinleyen bir anne-baba olduğunu fark etmesi sizinle olan iletişimini de güçlendirecektir.
  • Kendini ifade edebileceği drama gibi bir aktiviteye ya da enerjisini boşaltabileceği sportif faaliyetlere yönlendirin.
  • Ne kadar erken tedaviye başlanırsa o kadar hızlı sonuç alınabileceğini; gerekli önlemler alınmazsa hiperaktiviteye eşlik edebilecek başka psikolojik problemlerin de ortaya çıkabileceğini unutmayın.

  • Uzman Klinik Psikolog İrem Fırat


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder